Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Devleti kutsayanlardan değiliz, lakin anarşizm ve kaos da istemiyoruz. Dinin siyasete alet edilmesine de, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine de karşıyız” dedi.
Independent Türkçe’nin aktardığına nazaran; HÜDA PAR’ın 10’uncu kuruluş yıldönümü, Diyarbakır’da düzenlenen programla kutlandı. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Siyasi rakiplerimize iftira etmeyiz”
“Siyasete fazilet ve prestij kazandırma amacımız doğrultusunda yol aldık”
Belirttiğimiz prensiplerle çıktığımız yoldaki yürüyüşümüz on yılını geride bıraktı. Tahminen küçük fakat emin ve sağlam adımlarla yürüyoruz. 10 yılda neler yaptık? Altı ay üzere kısa bir vakitte 41 vilayette teşkilatlanma ve 1. Olağan Büyük Kongremizi gerçekleştirmek suretiyle seçimlere katılma yeterliliği elde ettik ve 2014 seçimlerine yalnızca birkaç vilayette katılmamıza karşın en fazla oy alan 8. Parti olduk. Seçime katılma yeterliliğimizi koruma ederek son yapılan 2018 genel seçimlerine 81 vilayette aday göstermek suretiyle katıldık ve oylarımızı iki katından fazla artırdık. Böylelikle isimden ibaret bir tabela partisi olmadığımızı gösterdik. Yalan söylemeden, iftira atmadan, siyasi rakiplerini karalamadan ve en kıymetlisi halkı aldatmadan siyaset yapılabileceğini gösterdik. Siyasete fazilet ve prestij kazandırma maksadımız doğrultusunda yol aldık. Siyasi getirisi gereğince olmadığı için herkesin unuttuğu yahut sessiz kaldığı sıkıntıları ve mağduriyetleri gündeme getirdik. Ahlaki yozlaşmaya dur demek için, ETCEP üzere ifsat projelerinin modülü olan pek çok programın uygulanmasına mahzur olduk. Birleşmiş Milletlerin ve bilhassa de Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının sürdürülemez olduğu gerçeğini siyasetin gündemine 2012’de getirdik ve 2013’te BM Genel Kurulu’nda “Dünya beşten büyüktür” formunda bir slogana ve bir siyasi doktrine dönüştü.”
“Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemek sıkıntısında olduk”
Asgari fiyat vergiden arındırılıncaya kadar 10 yıl boyunca daima bunu lisana getirdiklerini, nihayet bir yıl evvel de bunun gerçekleştiğini söyleyen Yapıcıoğlu, dedi.
“Tesettüre anayasal garanti talebimiz de inşallah yerine gelecek”
“Hâlâ bütün sapıklıklar ve zina özgür lakin genç yaşında evlendiği için mağduriyet yaşayanların sesi duyulmadı” diyen Yapıcıoğlu, “Ailenin korunması ve tarifi ile ilgili anayasa değişikliği için hazırlıklar yapıldı ve meclise sunuldu. Keza tesettüre anayasal garanti talebimiz de inşallah yerine gelecek. İthalat ve inşaatla büyüme yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyümek ve cari açık ve borçlanma meselesini ortadan kaldırmak gerektiğini söyledik durduk. Bir yıldır bu büyüme modeli uygulanmaya çalışılıyor ancak ne maalesef cari açık ile ilgili bir gelişme şimdi yok. Yeni anayasa üretimini herkesin gündeminden çıkardığı periyotlarda bile gündemde tuttuk ve cunta anayasasından kurtuluncaya kadar da vazgeçmeyeceğiz. Ülke kritik eşiklerden geçtiğinde milletten yana, halkın huzuru ve selametinden yana duruş ortaya koyduk, kaos taşeronlarına ve onların tetikçilerine meydanı bırakmadık. Her türlü nahoşluk ve çirkefliklere, iftira, hakaret ve hatta fiili hücumlara karşın bizi kriminalize etme gayretlerini boşa çıkardık. Fitnebazların planlarını akamete uğrattık” diye konuştu.
“Siyasete yeni bir muhalefet anlayışı getirdik”
Yapıcıoğlu şöyle devam etti:
Siyasete yeni bir muhalefet anlayışı getirdik. Yanlışsız kimden gelirse gelsin sahip çıkarız, yanlışı içimizden biri bile yapsa karşı dururuz, dedik. Hatırlar mısınız, 2017 yılının aralık ayında 2018 bütçesi görüşülürken meclisteki muhalefet partilerinden birinin küme lider vekili ‘Hükümet dünyanın en yanlışsız işini bile yapsa, bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği misyon bu.’ demişti. Birebir şahıs üç gün evvel yeniden bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet olarak gerekli mevzularda iktidarı desteklediklerini söyledi. Birtakım örnekler de vererek ‘Allah’tan korkun uyguna iyi, berbata makûs diyeceğiz’ dedi. Listeye daha da uzatabiliriz lakin bu kadarı kâfi. Hâsılı kelam dosta itimat verdik, millet düşmanları fitne kazanları kaynatmadan evvel HÜDA PAR’ı da denklemin bir yerine yazmak zorunda kaldı.
“Aileyi korumak, evliliği teşvik ve anneliğe hak ettiği bedeli vermek için adımlar atın”
Huzurlarınızda hükümete davetimizi bir daha yineliyoruz: Aileyi korumak, evliliği teşvik ve anneliğe hak ettiği bedeli vermek için adımlar atın. Dünyanın en sıkıntı ve kıymetli işlerinden birini yapan anneler için de emeklilik hakkı getirin. Çocuklarına bakıcı tutanlara verdiğiniz takviyesi kendi çocuğuna bakan annelerden esirgemeyin. Onlara sigorta primi dayanağı verin ve emekli olmalarını sağlayın. En az 25 yıl evli kalanlara emekli aylığı bağlamak için gerekli yasal düzenlemeleri getirin. 15-20 yıl evli kalmış olanların varsa anne yahut babalarından kalan emekli aylıklarını almaları için boşanma kaidesi getirerek yuvalara bir darbe daha vurmayın.
“Çözüm adaleti tekrar tesis etmektir”
Mesela memleketin en temel sorunlarından biri olan Kürt sorununun tahlili konusunda da sesimize kulak verin. Tahlili çok sıkıntı değildir. Pekala, nedir tahlil? Tahlil adaleti yine tesis etmektir. Huzuru temin etmek istiyorsanız, adaleti yine tesis etmek zorundasınız. Kendinize istediğinizi, kardeşim dediklerinize de isteyeceksiniz. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi kardeşlerinize de yapmayacaksınız. Legal hakları hiçbir pazarlığa girişmeden iade edeceksiniz. Mesela anadilde eğitim hakkını tanımak konusunda ayak diremekten vazgeçin. Kendi içinizdeki sorunlarınızı halletmeden dışarıda tesirli de olamazsınız, dış müdahalelere de açık hale gelirsiniz. Köksüz değiliz, tarihimiz ne 1923’te ne 1071’de başladı. Tarihimiz Hz. Âdem babamızla başladı, misakımız daha da eskidir. Bezm-i Elest’te kelam verdik ve biz sözümüzün eriyiz. Yalnızca Yaratıcımız değil, O bizim İlahımız, Mabudumuz ve Rabbimizdir. Tevhid ve adalet sabitelerimizdir, taviz vermeyiz. 30 Haziran 2013 tarihli 1. Olağan Büyük Kongremizde dediğim üzere: Hür Dava’nın hür neferleri olarak buradan dosta düşmana daima bir arada ilan ediyor ve diyoruz ki, Biz ne sağcı ne solcuyuz, orta yolcuyuz. Devleti kutsayanlardan değiliz, fakat anarşizm ve kaos da istemiyoruz. Dinin siyasete alet edilmesine de, siyasetin dinsizliğe alet edilmesine de karşıyız. Kavmiyetçi ve ırkçı değiliz, haksızlığa ve zulme uğramış bir kavmin haklarını savunmayı ırkçılık olarak isimlendirmiyoruz. Etnik temelde siyaseti yanlış buluyoruz. Siyasetin farklı etnisiteleri asimile etme aracı olarak kullanılmasını da yanlışsız bulmuyoruz. Sermayeyi her şeyin önüne koyan, şahsi menfaatleri putlaştıran, kapitalizme karşıyız. Fakat özel mülkiyeti reddetmiyoruz ve sermayeye düşman değiliz. Kimsenin konutunun içinin gözetlenmesini yahut dinlenmesini istemiyoruz. Lakin hayâsızca davranışların uluorta, parkta, durakta, sokakta sergilenmesine de razı değiliz.”
“Uğrunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ülkülerimiz vardır”
İnanç ve düşüncelerini başkalarına dayatma hakkını kendilerinde görmediklerini belirten Yapıcıoğlu, “Ancak inancımızın gereklerini yerine getirmemize mani olunmasını da kabul etmiyoruz. Öbür dinlere inananların da inancını yaşama, kendi din alımlarını yetiştirme ve ibadetlerini yapma hakkının savunucularıyız. Ayakları yere basmayan hayalciler değiliz. Uğrunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ülkülerimiz vardır. Bu ülkülerin gerçekleşeceğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Ve asla me’yus değiliz. Hedefsiz, gayesiz ve programsız bir fert yahut toplumun varacağı bir gayesi yoktur. Amacı olanlar yol alırlar, olmayanlar yalnızca dolaşırlar. İdeallerimizi gayeye koyup yürüyebildiğimiz kadar ömrümüzün ve takatimizin elverdiği menzile varmaya muvaffak olmayı ümit ediyoruz” diye konuştu.